Tırlar ile gönderdikleri silahlarla,para ile satın alıp kullandıkları insanlarla bu operasyona bizi mecbur ettiler… ABD dostluğunun, müttefikliğinin eseri bu!.. Ülkemizi parçalayıp böleceklerini zannettiler… Bu bölgeyi bizden daha iyi yöneteceğini zanneden..
Tırlar ile gönderdikleri silahlarla,para ile satın alıp kullandıkları insanlarla bu operasyona bizi mecbur ettiler…
ABD dostluğunun, müttefikliğinin eseri bu!.. Ülkemizi parçalayıp böleceklerini zannettiler…
Bu bölgeyi bizden daha iyi yöneteceğini zanneden ahmaklar. Saha da bizim varlığımızdan bi haberler…
Sınırımızın tam karşısındaki Afrin’i PYD, YPG ve arkasında ki güçlere teslim etmeyeceğiz…
Türk Ordusu inşallah kısa zamanda zafere ulaşacaktır. Rabbim ordumuzun yardımcısı olsun, muzaffer eylesin. Dualarımız hep onlar için…
Bu harekat ile ilgili Hükümet yetkililerinin yaptığı açıklamaya göre “Bu hareket oradaki uluslar arası güç odaklarının maşası haline gelmiş terör örgütlerine karşı yapılıyor. O terör örgütlerinin bertaraf edilmesiyle hem orada yaşayan kardeşlerimiz hem de ülkemiz ve sınırımız daha güvenli hale gelecek. Biz Suriye’nin toprak bütünlüğüne karşı da saygılıyız. Türkiye Cumhuriyeti olarak hiçbir şekilde bir başka ülkenin topraklarında gözümüz yok. Sadece oradaki huzuru, emniyeti sağlamak için oradayız” İşte bu açıklama çok önemli.
Geç kalınmış bir operasyon olmasının yanında Türkiye, kuruluşundan beri “içine kapanmasının,” “kendisine biçilen rolün” dışına çıkamamasının, dünya siyasetinde “söyleyecek sözü” ve “ileriye dönük stratejileri” olmamasının acısını çekiyor.
Devlet yöneticilerimizin artık “hiçbir ittifaka güvenilmeyeceğini”, her yönden “güçlü olmaktan başka çare olmadığını” anladığını ümit ediyorum. İnşallah en büyük kazancımız budur.
Bu yazıyı yazmadan önce bazı haber sitelerini inceledim ve harekatı başarı ile tamamlama konusunda endişe, korku ve basiretsizlik içeren bazı haberler okudum.
Tam burada aklıma Erbakan hocamın bir tv programında Kıbrıs hatıralarını anlattığını hatırladım. Kıbrıs çıkarması konusu göndeme geldiğinde bugünki tablonun bir benzeri yaşanmış ve Erbakan Hocam anlatmıştır. Şöyle ki; “Sn.Ecevit, Kuvvet Komutanları’na, “Harekata gidersek muhabereyi yürütecek gücümüz var mıdır, yok mudur?” diye tekrar sualler sorduğu zaman Deniz Kuvvetleri Komutanımız Oramiral Kemal Kayacan “Ben Karedeniz çocuğuyum. Bir kayıkla bile gider oraya çıkarım” dedi. Onun bu sözü çok memnuniyet verici, güven verici bir söz oldu. Diğer komutanlar da başta Semih Sancar Paşa olmak üzere “Bunun yürütülmesi lazımdır” noktasında ısrarla durmuştur…”
Verilen bu cevaplar küllenen bir inancın kararlı bir liderlikle neler yapabileceğini bir kez daha ortaya koymuştur.
Dolayısıyla, asıl korkulan milli ve dini şuura sahip bir halkın, ordunun güçlü bir lider etrafında bir araya geldiğinde neler yapılabileceğinin görülmüş olmasıdır.
Korkusu, endişesi ve tereddütü olan varsa soyunu-sopunu, inancını gözden geçirmelidir.
Biz Afrin’e gireriz ve gereken ne ise yapar, sınır ve toprak bütünlüğümüzü tehdit edenlere o bölgeyi dar ederiz..Bu konuda inancımız tamdır.
Peki Afrin’e girmek çözüm müdür? Bu hamle sonrası tavrımız ne olmalıdır?
Tam da burada biraz daha sağlıklı hareket etmek doğru olacaktır. Türkiye’nin Suriye’ye girişi kolay olabilir ama çıkışı çok daha uzun, zor ve maliyetli olabilir. Türk, Kürt, Fars ve Arap bölgedeki bütün halklar bilmelidir ki, İsrail, ABD ve diğer batılı güçlerin olduğu bir bölgede, güven, barış ve istikrar olmaz.
Bölgede kalıcı istikrar ve barış istiyorsak, tüm ülkeler elbirliği ile,
Son olarak bölgede kimin eli kimin cebinde belli değildir. Ortam çok karışık ve bir o kadar da tehlikelidir.
Allah yöneticilerimize feraset versin.
Ordumuz tarafından başlatılan “Zeytin Dalı Harekatı’nın” ülkemizin huzur ve güvenliğine, bölgemizin barış ve istikrarına vesile olmasını diliyorum.
Şüphesiz ki güç ve kudret sahibi Cenab-ı Allah’tır.
Allah (cc) ülkemizin, milletimizin yar ve yardımcısı olsun.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)