Son aylarda gerek yurt içinde yaşanan terör olayları ve gerekse diğer sosyal ve siyasal olaylar, özellikle AK Parti içinde yaşanan olaylar ile komşu ülkelerde yaşanan çatışmalar Türkiye’de gündemi çok fazla..
Son aylarda gerek yurt içinde yaşanan terör olayları ve gerekse diğer sosyal ve siyasal olaylar, özellikle AK Parti içinde yaşanan olaylar ile komşu ülkelerde yaşanan çatışmalar Türkiye’de gündemi çok fazla etkiliyor ve ülkemizin gündemi bir anda değişiyor. Bu olaylar özellikle iktidarı ve siyasi partileri fazlasıyla meşgul ediyor. Öyle ki, iktidar ve ana muhalefet partisi CHP, milletimizin ekonomik ve sosyal sorunlarının çözümü ile ilgilenmeye fazla zaman ayıramıyor. AK Parti kendi iç işleri ile, Belediye Başkanları ile uğraşıyor. CHP de AK Parti içindeki bu anlamsız sorunlarla ilgili tartışmalara katılıyor. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda 2018 yılı bütçesi görüşülüyor. Ama kimsenin ilgisini fazla çekmiyor. Çiftçi, işçi, memur, emekli, esnaf ve işverenler perişan. Hepsi sorunlarının çözümünü bekliyor. Ama iktidar partisi, AK Parti yetkilileri sadece konuşuyor. CHP’de iktidara laf yetiştirmeye gayret ediyor, tartışmalar sürüp gidiyor. Bu tartışmalar her gün dozunu artırarak devam ediyor.
Kıymetli Dostlar;
Geçtiğimiz günlerde Ekonomi Bakanı Sn.Zeybekçi “-Ekonomimiz ihracatla coşuyor” demişti. Keşke, Ekonomi Bakanı iyi deyince her şey iyi olsaydı. Bir ülkede ekonominin iyi ya da kötü gittiğini nereden anlarız? Ekonomik verilere ve açıklanan enflasyon oranlarına bakarız. Bu tablo, iyi yerde miyiz, kötü yerde miyiz bize durumu net olarak anlatır. Ama ortada bir yalan sarmalı var, bir dirayetsizlik var. Dolar 3.88 olmuş, Euro 4.50’yi geçmiş ve enflasyon %12 olarak açıklandı.
Toplantılarına katıldığımız ve oluşumuna girmek istediğimiz! G20 ülkeleri ile karşılaştırıldığında perişan durumdayız. Hani Bakan diyor ya ekonomi coştu diye. Coşan, ekonomi değil enflasyon. Ak Parti hükümetinin 2017 yılı için % 6,5 enflasyon hedefiyle yola çıktığını unutmayalım. Bakan, ‘Ekim ayında 2017 enflasyonu % 9,5 olacak’ dedi, halimize bakın. Merkez Bankası bile yıl sonu enflasyon tahminini % 9,8’e çekti. Bu yılın sonunu, ülke olarak nasıl getireceğiz, başka hangi sıkıntılarla karşılaşacağız belli değil. Et ithal, saman ithal. Yalancı bahar bitti. Göz boyama da artık işe yaramıyor. Derhal başka ekonomik tedbirler alınmazsa ekonominin bu kötüye gidişi çok can yakacak Allah korusun.
Herkesin herkese borç olduğu, tüketimin borca bağlandığı, sanal bir refah düzeni meydana getirildi: Bankalar yabancı bankalara, vatandaş bankalara borçlu.
Emperyalizm AK Parti aracılığıyla bir taşla iki kuş vurdu: Bir yandan dünyanın en yüksek faiz oranlarıyla Türkiye’yi borçlandırarak para kazandılar, bir yandan da bir daha neredeyse ayağa kalkamayacak biçimde Türkiye ekonomisinin içini boşalttılar. Türkiye’yi borçlanmaya mecbur hale getirdiler.
Bakın TUİK verilerinden aldığım borçlanma tablosu durumumuzu net bir şekilde ortaya koyuyor;
Yıl | Dış Borç
(Milyar Dolar) |
İç Borç
(Milyar TL) |
İç Borç*
(Milyar Dolar) |
Toplam Borç
(Milyar Dolar) |
2002 | 129.6 | 155.2 | 102.6 | 232.2 |
2016 | 404.5 | 514.7 | 170.4** | 574.9 |
2017
(2. çeyrek) |
432.4 | 540.7
|
153.6** | 586.0 |
Burada belirtilen İç borçların tamamı kamuya aittir. Dış borçların bir kısmı kamu sektörüne (Merkez Bankası dahil), bir kısmı da özel sektöre aittir.
Devletin resmi sitesinden almış olduğum bu göstergeye bakıldığı zaman Ekonominin iyi olduğu büyük bir yalandır. Türkiye ekonomisinin çarkı borçla dönüyor. Hem devletin, hem özel sektör işletmelerinin, hem de halkın borcu katlanarak büyüyor. Yani AKParti herkesi borçlandırdı.
Halkın, AKParti’nin iktidara geldiği 2002’de borcu 6.6 milyar liraydı. Şimdi 440 milyar lira halkın borcu bulunuyor. Yani halkın borcu 67 kat artmıştır. AKParti halkı borç tuzağına düşürmüştür. Nüfusun yüzde 68’i sürekli borç ödüyor.
AK Parti’nin vizyonu bunu değerlendirmeye yetmediği için ülke şimdi bu halde. Borçlu, sanayisiz, tarımsız, tasarrufsuz yani her alanda üretimsiz. Dolar bu nedenle yükseliyor, Hükümet bu nedenle çaresiz.
2002-2016 yılları arasında ülkede 40 bin insan intihar etti. Yanlış duymadınız. Tam 40 bin. İşsizlik, geçimsizlik ve iflas nedeniyle intihar edenlerin sayısı ise 4 bin 804 kişi. Yani ortalama günde bir kişi ekonomik nedenlerden dolayı yaşamına son verdi.
İşsizlik, iflas, geçimsizlik sadece intihara sebep olmuyor. Pek çok toplumsal sorun doğuruyor. Bunların en önemlilerinden biri de boşanmalardır. Adalet Bakanlığı istatistiklerine göre bu iktidar döneminde bir buçuk milyon yuva “geçimsizlik” nedeniyle dağıldı. Geçimsizliğin en önemli nedenlerinden birinin de borç ve ekonomik nedenler olduğunun altını çizmek gerekiyor.
Neticede hem devlet, özellikle de halk ve özel sektör borç batağındadır. Bataktan çıkmak için yeni borçlanmalar yapılıyor. Borç yiğidin kamçısıdır derler ama kamçılanan yiğitler hızla intihara koşuyor…
Bu yüzden bu haftaki köşe yazımda belirtmek isterim ki, gelin öncelikle vatandaşımızın ve ülkemizin sorunlarını çözelim, sıkıntılarını giderelim sonra AK Parti yöneticileri ile CHP yöneticileri olarak sizler birbirinizi mahkemeye mi veriyorsunuz, tazminat davaları mı açıyorsunuz, ne yaparsanız yapınız.
Halkımız refah içinde mutlu, huzurlu bir hayat sürmek istemektedir. Bunu sağlayacak olanlar ülkemizi yöneten idarecilerdir.
Bu haftaki yazımı bitirirken tam burada Erbakan Hocamın cümleleri aklıma geldi; Ne demişti Büyük Lider Erbakan hocam; “…Haim Naum doktrini: 1. Anadolu insanını aç bırakacağız, 2. İşsiz bırakacağız, 3.Borca esir edeceğiz, 4.Dininden uzaklaştıracağız, 5. Böleceğiz, 6.Bunları birbirleriyle çarpıştıracağız ve 7. Bunları (İsrail‘e) kolay lokma yapacağız. İşte 80 senedir dünya siyonizmi bizim üzerimizde bunu uygulamaya çalışıyor.”
Anlayana…
Yazmak bizden muvaffakiyet Yüce Allahtan.
Dua ile.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)